Pembe rengi pek sevmem… Süslü püslü oyuncakları, öyle cicili
bicili konuşmaları da… Aslında çocuklarla pek anlaşamam, onlarla oyun oynayamam
mesela. Uzun uzadıya sohbet edemem, sevgim uzaktandır, içtendir, derindir ama
pek belli edemem. Bunun için pek sevmezler sanırım beni… 32 yıldır içimdeki “Erkek
Fatma” hallerimden olsa gerek bir kız çocuğu dünyaya getirebileceğime inanmadım
hiç. Türkiye’de kadın olmanın zorluğunu bildiğimden, iş hayatımda yaşadığım
sıkıntılardan, annemle olan ‘sürtüşmelerimden’ olsa gerek içten içe hep bir
erkek çocuk doğurmak istedim.
Evrene “erkek bebek” mesajları gönderdim. Fallarda “Oğlun
olacak” çıkıyordu. Hamile kaldığım andan itibaren 500 kişiden yalnızca 10 kişi “Kızın
olacak” diyordu. Aileler erkek toruna adapte olmuştu. Eşim Fuat’a benzeyen bir
oğlum olsun istiyordum. Adı hazırdı, oyuncakları hazırdı, odasının eşyaları,
rengi, kıyafetleri hafızadaydı, mesleğini bile konuşuyorduk. Hayallerim,
planlarım hep erkek evlat üzerineydi. 16. haftanın sonunda annem, kayınvalidem,
eşim ve ben büyük bir heyecanla doktora gittik.
Dörtlü tarama testi zamanıydı. Bebeğimi göreceğim için
heyecanlıydım ama “Bir erkek” sözünü duymak için daha da heyecanlıydım. Sağlığı
iyiydi. Doktorum hepimizi ultrason odasına çağırdı. Hepimiz ekrana
kilitlenmiştik. Önce kısa süreli sessizlik, doktorum durumunu anlatıyordu.
Ağırlığı, uzunluğu, kalbi, midesi, omurgası, eli ayağı, her şeyi çok şükür
yerindeydi. Cinsiyeti? “Ne bekliyorsunuz?” diye sorunca doktor, dördümüz hep
bir ağızdan “Erkeekkkk” diye bağırdık. Yine sessizlik. “Niye kız değil yahu?”
deyince doktor, anladım, o bir kızdı. “Kadın olmak zor hocam” dedim. Ne çare? O
bir kızdı!
Kontroller tamamlandı. Anneler “Aman sağlıklı olsun da her
şeye razıyız” modundaydı. Fuat biraz şaşkın bense şoktaydım. Kızgınlık
kapladı içimi, belki de bu kadar ‘diretmemeliydim’. Sonuçta 'Tanrı’nın işine
karışılmazdı'. O'nu sevip sevemeyeceğim endişesi bile kapladı içimi. Daha çok
korktum. Hazırlıksızdım. Hiçbir hayalimin kenarında yoktu kız çocuk. Üç gün
kendime gelemedim. Soranlara biraz küskün, biraz kırgın, biraz
şaşkın ifadeyle söylüyordum cinsiyetini. Şimdi yeni hayaller kurma zamanıydı;
kız-anne ilişkilerini okumaya başlamanın, pembenin en azından uçuk tonlarını sevmenin, sık
kullanılmayan, anlamı güzel bir isim bulmanın, cicili bicili konuşmalara hazır
olmanın zamanıydı. Aşacaktım, hem de hiç beklemediğim kadar hızla aşacaktım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder