24 Şubat 2016 Çarşamba

Hamilelik Yolculuğu: Hamilelikte 34. Hafta

Evet, zor da olsa 33. haftayı geride bırakıp yeni bir haftaya başladık… Zor diyorum zira normal doktor kontrolümüzden önce doğum yapacağım hastanenin acil servisini ziyaret ettik. Geçen hafta uykusuzluğumun tavan yapması, iş yoğunluğu, vücudumun ağırlaşması nedenleriyle tansiyon sorunu yaşadım. Tansiyon deyince hemen akla yüksek tansiyon geliyor. Ancak ben yorgunluğa bağlı olarak düşük tansiyon nedeniyle fenalaştım…

Her zamanki gibi gece 4-5 kez uyanıp kimi zaman yatağın içinde oturup uyumaya zorladım kendimi… Ama pek beceremedim. Sabah kalkıp işe geldim ancak baş dönmesi beni bırakmadı. İçmeden sarhoş olanlar kulübüne girmiştim. Baş dönmesi arttıkça revire gidip dinleneyim dedim. Hemşiremiz sağ olsun hemen tansiyonumu ölçtü, 10/6. İyiydi. Biraz dinlendim. Öğle saati yemek vakti gelince de hemşirenin kolunda ofisteki arkadaşlarla buluşup yemekhaneye geçtik. Sabahtan itibaren devam eden terleme hissi daha da arttı. İşyerinden arkadaşım Ebru, sağ olsun, “Sen bekleme otur, yemek alırım” deyince direnmedim. Arkadaşların yanına geçtim. Ebru yemek alıp geldiğinde çorbama kaşığı daldırmamla baş dönmemin tavan yapması bir oldu. Hooopp bir anda ter dökmeye başladım. Bir de baktım ki başımda hemşiremiz. Hemen araçla beni doktora götürmek için seferber oldular. Hızlıca yemekhaneden çıktık. Dooooğruuu hastane… Önce sevgilimi aradım, sonra doktorumu. Ebrucum yine bu anlarda bana eşlik etti. Hastaneye gittiğimde Fuat da geldi. Hep beraber uzun zamandır ilişki kurmadığım serumun bağlanmasını bekledik. Ha içine de olmazsa olmazımız metpamit tabii. Ne de olsa 5 aydır mide bulantısı kesici ilaçlardan uzaktık…

Neyse ki çabuk toparladım. Kan, idrar tahlili derken doktorumun Arya’yı kontrol etmesiyle de muayene kısmı tamamlandı. “Uykusuzluğa bağlı vücut direncinin düşmesi. Yemene içmene dikkat et, kendini yorma” dedi doktor. Hafta sonunda normal kontrolümüzde doğumu konuşmak ve Arya’yı yeniden görmek üzere hastaneden ayrıldık. Hafta sonuna kadar dinlenince biraz toparladım. Cumartesi yeniden kontrol zamanı… Bu arada yine ev işleri, iş yerindeki çalışmalarımı mümkün mertebe normal düzeyde yapmaya çalışıyorum. Serde “Ben iyiyim”i önce kendime sonra etrafımdakilere göstermek var. Doktora daha bir heyecanlı gittik bu kez. Doğum nedir, nasıl başlar, ne yapacağız, normal mi sezaryen mi bunları konuştuk. Ha bir de "aşkımızın meyvesi", 2400 gram, 44 cm olmuş onu öğrendik... :)

Doktorumuzdan edindiğimiz bilgiler şöyle:

-Sancı başladığı zaman düzenli olup olmadığına bakılacak. (Mesela yarım saatte bir sonra 15 dakikada bir artan sancılar. Öyle günde 2 kez girip kaybolanlardan değil) Şiddeti ve zaman daralması yaşanıyorsa doktor aranacak, hastaneye gidilecek.

-Kanama olduğu takdirde doktor hemen aranacak (Kanamanın miktarı önemli değil) Evde beklenmeyecek, “öyle duş alayım rahatlayayım” denilmeyecek, hemen hastaneye gidilecek

-Suyun gelmesi halinde doktor hemen aranacak (Gece gündüz saat
kaç olursa olsun) Evde beklenmeyecek, hemen hastaneye gidilecek

-38. Haftada “çatı muayenesi” yapılacak. Vücudun normal doğuma uygunluğu, bebeğin durumu, duruşu kontrol edilecek. Ona göre normal doğum mu sezaryen mi karar verilecek.

-Normal doğum tarihi 25 Mart-6 Nisan arasında… Öncesi ve sonrası Tanrı’nın takdiri, Arya’nın isteği…

Tüm bunları zaten “pozitif doğum hikayelerinden” okuyup duruyordum ancak kendi doktorumun anlatmasıyla daha da emin oldum. “Ne olacak, nasıl olacak?” soruları beni hala meraklandırsa da endişelendirse de doktorun “İçinde kalacak değil ya bebek, illa ki doğacak, endişelenme” sözünü hatırlayıp rahatlıyorum. Heyecanımız gittikçe artıyor bakalım, gelecek günler neler gösterecek?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder