Böylesini de ilk kez gördüm. İş dönüşü metrodayım. Eve
son iki durak kala annem yaşlarında bir teyze sağ olsun bana yer verdi. O
kalkınca bir yandaki amca da teyzeye yer verdi. Amca kalkınca da diğer yanda
oturan genç çocuk amcaya yer verdi. İstasyonlar arası mesafesi 4 dakika süren trende
“deve-cüce” oynar gibi “yer vermece” oynadık. Çok güldüm, çok da duygulandım. Zaten
“hamileliğin boyunca seni en çok ne duygulandırdı?” diye sorsalar “metroda yer
verenler” derim. Birisi yer verince zırıl zırıl ağlıyorum. Ne tuhaf dimi? İnsan
teşekkür eder, oturur. Yooook illa gözümüzden yaş süzülecek. Hormonların etkisi
ve artık görmeye alışkın olmadığımız nezaket, iyilik içeren davranışlar beni
derinden etkiliyor. Gittikçe sığlaşan bir topluma dönüştüğümüz için haberleri
izlerken de kaza-ölüm haberleri değil, birine yapılan iyilik haberleri beni daha
çok sarsıyor.
Bu arada 27. haftadayız hala… Hafta sonu da kızımızı
görmeye gideceğiz rutin kontrole… Bakalım kaç gram, boyu ne kadar olmuş… Vücudumdaki
değişikliklerden az çok söz etmiştim. “Şişmeye” başladığımı biliyorsunuz. Bazen
yüzüklerimin sıktığını, bazen ayakkabılarımın beni zorladığını… Bunlar bilindik
hamilelik ödemi. Fazla tuz ve şeker yemeye, çok oturmaya ya da çok ayakta
durmaya bağlı olarak gelişen ödemler. Çaresi var yani. Elimi yüzümü her gün
kontrol ederken “İyi, bende hamilelik lekesi falan oluşmadı” derim. Ama göbeğim
için aynı şey geçerli değil. Dikkatli bakıldığında yukarıdan aşağıya doğru ince
bir çizginin oluştuğunu fark ediyorum. Bunu adı “Linea lingra” imiş. Bu çizgi,
doğumdan birkaç ay sonra kaybolacakmış ve herhangi bir müdahalede bulunmamak
gerekirmiş.
Bebekle iletişimime gelince… Aramız iyi çok şükür… Ben
yorulunca, sinirlenince, üzülünce hemen sağ tarafa toplanıyor. Başını kaburgalarımın
altına dayayınca da az da olsa ağrı hissediyorum. Hemen elimi karnıma koyup, O’nu
okşadığımda normale dönüyor. Bu anlattığımı sadece hamilelik yaşayanların
anlayabileceğini düşünüyorum. Kendimden biliyorum, “içinde bir canlının
büyümesi” fikri korkutucu gelirdi. Halam kuzenime hamileyken karnına dokunamaz,
korkardım. Şimdi ise kızımın hareketleri mutluluk nedenim. Hangi sese, hangi
tada tepki veriyor, ölçmeye çalışıyorum. Müzik dinletiyorum. Türk Pediatri
Birliği’nin bebekler için önerdiği “Bach, Brahms ve Bızet” in eserlerinin yer
aldığı “Bebek Klasikleri 3’lü Set”i Arya ile birlikte dinliyoruz. Uykumuz da
geliyor, heyecanlanıp hareketleniyoruz da. Her şekilde O’nun varlığını hissetmek
bana iyi geliyor. Ne kadar zor olsa da olsa “çocuk” fikri, biliyorum ki sonunda
“iyi ki” diyeceğim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder