5 Ocak 2016 Salı

Hamilelik Yolculuğu: Duygusal Haller

Böylesini de ilk kez gördüm. İş dönüşü metrodayım. Eve son iki durak kala annem yaşlarında bir teyze sağ olsun bana yer verdi. O kalkınca bir yandaki amca da teyzeye yer verdi. Amca kalkınca da diğer yanda oturan genç çocuk amcaya yer verdi. İstasyonlar arası mesafesi 4 dakika süren trende “deve-cüce” oynar gibi “yer vermece” oynadık. Çok güldüm, çok da duygulandım. Zaten “hamileliğin boyunca seni en çok ne duygulandırdı?” diye sorsalar “metroda yer verenler” derim. Birisi yer verince zırıl zırıl ağlıyorum. Ne tuhaf dimi? İnsan teşekkür eder, oturur. Yooook illa gözümüzden yaş süzülecek. Hormonların etkisi ve artık görmeye alışkın olmadığımız nezaket, iyilik içeren davranışlar beni derinden etkiliyor. Gittikçe sığlaşan bir topluma dönüştüğümüz için haberleri izlerken de kaza-ölüm haberleri değil, birine yapılan iyilik haberleri beni daha çok sarsıyor.

Bu arada 27. haftadayız hala… Hafta sonu da kızımızı görmeye gideceğiz rutin kontrole… Bakalım kaç gram, boyu ne kadar olmuş… Vücudumdaki değişikliklerden az çok söz etmiştim. “Şişmeye” başladığımı biliyorsunuz. Bazen yüzüklerimin sıktığını, bazen ayakkabılarımın beni zorladığını… Bunlar bilindik hamilelik ödemi. Fazla tuz ve şeker yemeye, çok oturmaya ya da çok ayakta durmaya bağlı olarak gelişen ödemler. Çaresi var yani. Elimi yüzümü her gün kontrol ederken “İyi, bende hamilelik lekesi falan oluşmadı” derim. Ama göbeğim için aynı şey geçerli değil. Dikkatli bakıldığında yukarıdan aşağıya doğru ince bir çizginin oluştuğunu fark ediyorum. Bunu adı “Linea lingra” imiş. Bu çizgi, doğumdan birkaç ay sonra kaybolacakmış ve herhangi bir müdahalede bulunmamak gerekirmiş.

Bebekle iletişimime gelince… Aramız iyi çok şükür… Ben yorulunca, sinirlenince, üzülünce hemen sağ tarafa toplanıyor. Başını kaburgalarımın altına dayayınca da az da olsa ağrı hissediyorum. Hemen elimi karnıma koyup, O’nu okşadığımda normale dönüyor. Bu anlattığımı sadece hamilelik yaşayanların anlayabileceğini düşünüyorum. Kendimden biliyorum, “içinde bir canlının büyümesi” fikri korkutucu gelirdi. Halam kuzenime hamileyken karnına dokunamaz, korkardım. Şimdi ise kızımın hareketleri mutluluk nedenim. Hangi sese, hangi tada tepki veriyor, ölçmeye çalışıyorum. Müzik dinletiyorum. Türk Pediatri Birliği’nin bebekler için önerdiği “Bach, Brahms ve Bızet” in eserlerinin yer aldığı “Bebek Klasikleri 3’lü Set”i Arya ile birlikte dinliyoruz. Uykumuz da geliyor, heyecanlanıp hareketleniyoruz da. Her şekilde O’nun varlığını hissetmek bana iyi geliyor. Ne kadar zor olsa da olsa “çocuk” fikri, biliyorum ki sonunda “iyi ki” diyeceğim… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder