28. haftadan merhaba… Hafta sonu
bebeğimizi görmeye gittik. 1 kilo 280 gram, 38 cm boyundaki ufaklık bizi daha
da heyecanlandırıyor artık. 4 boyutlu ultrasondaki görüntüleri “kime benziyor,
tipi nasıl” merakımızı biraz da olsa gideriyor. Genel durumumuz iyi. Ne kadar
kilo aldığım meçhul. Çünkü bebeği görünce heyecandan kendimi unuttum yine,
tartılmadım. Normal doğum planladığımı doktorla paylaştım. Detayları 34. haftada
konuşacakmışız. Doktorun doğuma hazırlık için en önemli tavsiyesi “yürüyüş”
oldu. “Ama 5 dakika ayakta kalsam hemen yoruluyorum” deyince de “Yine de
yürüyebildiğin kadar yürü” dedi. Elbette bunu yapmaya çalışacağım.
Bu hafta sonunu öncekilere göre biraz
daha sakin geçirdik. Cumartesini doktor kontrolü ve AVM gezmesi ile –bu kez çok
bir şey almadım, Arya için 5 tane body o kadar- pazarı da evde dinlenmeyle
bitirdik. Günden güne ağırlaşan bedenimle hareket etme alanlarım kısıtlanıyor. Yere
eğilmek, ayakkabıları bağlamak artık zorlamaya başladı. El ayak şişmeleri de
artıyor. Kendimi bazen balona
benzettiğim oluyor. Yeme içmemi merak edenler için; mide yanması, ağrıması ara
ara yoklasa da genel olarak her istediğimi yiyip içebiliyorum.
Öyle diyete
falan uyduğum yok. Günlük süt, yoğurt, meyve tüketimine dikkat etmeye
çalışıyorum. Yemekleri ekmeksiz yiyemiyorum. Evde ekmek yoksa Fuat’a
“ekmeeeeekkkkk” diye telefon ediyorum. Her yemekten sonra illa ki tatlı bir
şeyler yeme isteğimi pek de bastırmıyorum. Uyku durumum ise artık “antrenman”
aşamasında. Gece sık sık uyanıyor, ev içinde dolaşıyor, geri yatıyorum. Sabah da doğal olarak tam dinlememiş, uyku mahmuru halde kalkıyorum.Ve tabi kii kurtarıcı yastıklaaarrr.... Otururken de yatarken de evde ne kadar yastık varsa benim etrafımda toplanıyor artık. Uyurken pek faydası olmasa da otururken destek sağladığı kesin.
Yaşadığımız şehrin genel haline
gelirsek; hava kapalı, yağmurlu ve asıl önemlisi domuz gribi kırmızı alarmda. Tanıdığımız
kişilerin domuz gribinden yoğun bakımda yattığını öğrendiğimden, evime çok
yakın devlet hastanesinde 3 kişinin durumunun ciddi olduğunu bildiğimden kendimi
ve Arya’yı korumak için metroda maske takmaya başladım. Malum aksıran tıksıran,
bunu yaparken de yüzünü kapatmayan, peçete kullanmayan insanoğlu fazlaca var.
Hamileler de risk grubunda olunca bu durumdan uzakta durmanın yolunu arıyorum
haliyle. Neyse ki bir hafta sonra işyerindeki bölümümün mekanı değişecek. Artık
metro kabuslarım sona erecek ve servis imkanına kavuşacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder